“Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlü bir zeminde ilerletilmesi ve iş birliğimizin derinleştirilmesinde hemfikiriz” “Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlü bir zeminde ilerletilmesi ve iş birliğimizin derinleştirilmesinde hemfikiriz” için yorumlar kapalı 88922

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlü ve sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi, iş birliğimizin derinleştirilmesi konularında hemfikiriz. Köklü müttefiklik bağımıza uygun bir şekilde, ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmakta kararlıyız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, Beyaz Sarayda gerçekleştirdikleri baş başa görüşme ve heyetler arası çalışma yemeğinin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerek, görüşmelerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ve eşi Melania Trump’a misafirperverlikleri için teşekkür ederek, gündemlerinde yer alan konulara ilişkin kapsamlı ve samimi görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.

“İLİŞKİLERİMİZDE YENİ BİR SAYFA AÇMAKTA KARARLIYIZ”

Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlü ve sağlıklı bir zeminde ilerletilmesi, iş birliğinin derinleştirilmesi konularında hemfikir olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Köklü müttefiklik bağımıza uygun bir şekilde, ilişkilerimizde yeni bir sayfa açmakta kararlıyız. Sayın Başkan ile millî güvenliğimizi tehdit eden terör oluşumlarıyla mücadele konusunda karşılıklı irademizi teyit ettik” dedi.

Terör örgütü DEAŞ’a karşı ortak mücadelenin sürdürülmesinin önemine değindiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ elebaşı Bağdadi’nin öldürülmesi sonrası süreçte Türkiye’de şu anda 2 bin 200 civarında DEAŞ’lının tutuklu ve mahkûm olduğunu bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtıyla, terörle mücadelede yeni ve önemli bir adım attığını, PKK/YPG’nin Suriye’deki ayrılıkçı gündemine ağır darbe vurduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ile varılan 17 Ekim mutabakatıyla Suriye’de iş birliğinin geliştirilmesi için önemli bir fırsat yakalandığını düşündüğünü dile getirerek, terör örgütü PKK-YPG’nin bu mutabakatı bozmak için Türk askerlerini ve sivilleri hedef alan provokatif saldırılar düzenlediğini, terör örgütünün bu ayın başında Tel Abyad’da pazar yerine koyduğu bombanın patlaması neticesinde 13 sivilin hayatını kaybettiğini anlattı.

“AMERİKA İLE OLAN MUTABAKATIMIZA BAĞLILIĞIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ”

Son 24 saat içinde terör örgütü tarafından 19 taciz ve saldırının gerçekleştirildiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Buna rağmen biz, Suriye’deki krize kalıcı bir çözüm bulmak için, Amerika ile olan mutabakatımıza bağlılığımızı sürdürüyoruz. Terör örgütlerine sempati besleyen birtakım çevrelerin bundan rahatsızlık duyduklarını, dezenformasyonla kamuoyunun algısını bulandırmaya çalıştıklarını, ilişkilerimizi bozmaya çalıştıklarını da görüyoruz. Hatta tarihî meseleleri bile çarpıtarak, önümüze ikili münasebetlerimizi dinamitleyecek yeni sorunlar koymaya gayret ediyorlar.

Temsilciler Meclisi’nde, 29 Ekim’de alınan kararların, tam da bu amaca hizmet ettiğini, Türk Milletini incittiğini ve ilişkilerimize gölge düşürme gayesi güttüğünü Sayın Başkan’la paylaştım. 104 yıl önce savaş şartlarında yaşanmış bir meselede karar vericiler siyasetçiler değil, tarihçiler olmalıdır. Bizim bu konuda alnımız ak, başımız dik, özgüvenimiz tamdır. Açık söylüyorum Türkiye, bu konuda diyalogdan ve özgür tartışma ortamından yanadır. Ermeni tarafına ortak tarih komisyonu kurulması teklifimiz hâlen geçerlidir. Amerikan siyasetini, Temsilciler Meclisi’nin kararıyla içine düştüğü bu fasit daireden Senato’nun çıkaracağına inanıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bütün arşivlerini araştırmacıları açtığını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 1 milyonu aşkın belgenin, arşivlerin araştırmacılara açık olduğunu vurguladı.

“SURİYE’YE BARIŞ VE İSTİKRAR GETİRMEK İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞABİLİRİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve ABD’nin, DEAŞ’ı tamamen bitirmek ve Suriye’ye barış ve istikrar getirmek için birlikte çalışabileceğine vurgu yaparak, “Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgedeki bu amacı gerçekleştirebileceği en güvenilir ortağı Türkiye’dir, öyle olmalıdır” dedi.

Türkiye’nin, DEAŞ ile göğüs göğse mücadele eden ve bu uğurda şehitler veren tek NATO müttefiki olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bugüne kadar 7 bin 680 yabancı terörist savaşçıyı yakalayarak, ülkelerine geri gönderdiğini, DEAŞ’la bağlantılı olabileceğini değerlendirilen yaklaşık 77 bin kişiye de Türkiye’ye giriş yasağı koyduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu an Türkiye’deki hapishanelerde 40 farklı ülke vatandaşı bin 216 DEAŞ mensubu bulunduğunu açıklayarak, terör örgütü PKK/YPG’nin elindeki kamplardan kaçarak Türkiye’nin kontrolündeki bölgeye geçen, aralarında kadınların ve çocukların da bulunduğu 287 kişinin yakalandığını bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şahsımı yayınlarında manşet yaparak hedef gösteren, sadece Türkiye’de 304 vatandaşımızın ölümüne yol açan bu terör örgütüyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Yabancı terörist savaşçıların kaynak ülkelerce alınması da büyük önem arz ediyor. Avrupa’dakiler başta olmak üzere kaynak ülkelerini geri kabule ikna etme konusunda Sayın Başkan’la ortak anlayışa sahibiz” değerlendirmelerinde bulundu.

Suriye’deki çatışmalardan en fazla etkilenen ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 3 milyon 650 bini Suriyeli, Arap, Ezini, Keldani ve 350 bini Kürt olmak üzere 4 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yaptığını, Suriye topraklarındaki 3 milyon insana da düzenli insani yardım götürdüklerini aktardı.

GÜVENLİ BÖLGE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2015 yılında Antalya’da düzenlenen G20 Zirvesi’nde yaptığı güvenli bölge oluşturma çağrısı zamanında hayata geçmediği için on binlerce masumun hayatını kaybettiğini belirterek, “Bu sorunun ilanihaye böyle devam etmesi mümkün değildir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önce Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtı ile terörden arındırılan bölgeye 365 bin Suriyelinin döndüğünü, şimdi de Barış Pınarı Harekâtıyla terörden arındırılan bölgeye dönüşlerin başladığını, hazırladıkları projenin hayata geçirilmesiyle geri dönüşlerin sayısının artacağını kaydetti.

ABD Başkanı Trump’un güvenli bölge ilanı talebine katıldığını ve bunu gerçekleştirmenin de çok önemli olduğuna inandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak sınırından Cebarlus’a kadar olan bölgeye 1 milyon, Rakka ve Deyrizor’a da 1 milyon olmak üzere toplam 2 milyon sığınmacının bu bölgelere yerleştirilmesinin mümkün olduğunu söyledi.

“FETÖ’NÜN ABD’DEKİ MEVCUDİYETİNİN SONA ERDİRİLMESİ YÖNÜNDEKİ TALEBİMİZİ BİR KEZ DAHA VURGULADIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ terör örgütünün Türkiye’de darbe girişiminde bulunduğunu, 251 vatandaşı şehit ettiğini, 2 bin 193 vatandaşı da yaraladığını anımsatarak, görüşmelerinde FETÖ’nün ABD’deki mevcudiyetinin sona erdirilmesi yönündeki talep ve beklentilerini bir kez daha vurguladığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve ABD arasındaki ticaret hacmine ilişkin koydukları 100 milyar dolar hedefine en kısa sürede nasıl erişebileceklerini ele aldıklarını belirterek, “100 milyar dolar hedefimiz bağlamında Ticaret Bakanlarımızın çalışmaları devam ediyor. Temennimiz ve arzumuz, bu hedefe ulaşmayı zorlaştıracak adımlardan imtina edilmesidir” ifadelerini kullandı.

Görüşmelerde savunma sanayii alanındaki köklü ilişkilerin de gündeme geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “S-400 sistemi ve F-35 programı başta olmak üzere, bu alanda karşılaştığımız sınamaların üstesinden ancak diyalogla gelebiliriz” dedi.

ABD Başkanı Trump’un, Patriotlar konusunda Türkiye’nin maruz kaldığı haksızlıkları Osaka’da açık şekilde ifade ettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Başkan’a şayet istediğimiz şartlarda teklif verilmesi hâlinde Patriot satın alabileceğimizi tekrar söyledim. Türkiye olarak, ABD Kongresi’yle de, yapıcı bir diyalogla angajmanımızı sürdürmeye hazır olduğumuzu Sayın Başkan’la paylaştım” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.

SURİYE’DEKİ HRİSTİYANLARIN DURUMU

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’deki Hristiyan’ları koruyacağına dair güvence verip veremeyeceğine ilişkin soru üzerine, Keldani, Ezidi ve Hristiyanlar noktasında Türkiye’nin özel gayreti, çalışması bulunduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek Suriye tarafında kalan ve ibadethaneleri bile yıkılmış durumda olanların biz ibadethanelerini yeniden restore etmek suretiyle o insanların kendi ibadethanelerinde ibadetlerini yapma fırsatını da onlara biz hazırlamış vaziyetteyiz. Şu anda Keldani, Ezidi, Arami, Hristiyan bütün bunlardan bizim tarafımıza geçmiş olanlar zaten onlar, herhangi bir sıkıntı yaşamıyor ama Suriye tarafında kalanlarla ilgili de onların oradaki imkânlarını mümkün olduğunca daha özel bir şartta hallediyoruz. Onlara da yiyecek, giyecek, ilaç vesaire, onları da götürüyoruz” ifadelerini kullandı.

Görüşmeler neticesinde FETÖ konusunda bir gelişme olup olmadığının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ziyaretinde de FETÖ’ye ilişkin belgeleri ayrıca getirdiklerini ve takdim ettiklerini ifade etti.

“Bu belgeler ışığında da FETÖ bizim için bir terörist başıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zira bizim 251 vatandaşımız şehit olmuştur, devlete bir darbe yapılmıştır. 2 bin 193 vatandaşımız gazi olmuştur. Bütün bu olayların faili olan bir insanın Amerika’da 400 dönüm bir arazide yaşayarak, oradan dünyadaki diğer yerleri idare etmesi gerçekten kabul edilebilir bir durum değildir. Temenni ederim bu belgeler ışığında herhalde bizden nasıl teröristler istendiği zaman biz veriyorsak onlar da bu teröristi bize verirler” dedi.

“FERHAT ABDİ ŞAHİN, APO’NUN DA ‘MANEVİ OĞLUM’ DEDİĞİ BİR TERÖRİSTTİR”

ABD Başkanı Trump’un, kendisine gönderdiği belirtilen mektuba yönelik bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Tabii bu mektupları bugün Sayın Başkan’a ben tekrar takdim ettim ve özellikle de Ferhat Abdi Şahin denilen bu teröristin Amerika gibi bir ülkenin başkanı tarafından muhatap alınmasını üzüntüyle tabii ki karşıladım. Ferhat Abdi Şahin, yüzlerce insanımızın öldürülmesine vesile olan bir teröristtir ve şu anda cezaevinde olan Apo’nun da ‘manevi oğlum’ dediği bir teröristtir. Böyle birisinin bizim stratejik ortağımız Amerika tarafından bu şekilde karşılanması doğrusu bizi üzmüştür. Aynı şekilde bu şahıs Rusya tarafından da yine bu şekilde karşılanmıştır. Bunları anlamakta dünyadaki terörizmle mücadelede zora giriyoruz. Eğer biz terörizmle sağlıklı bir mücadele vereceksek bu konuda çok daha hassasiyet içerisine olmamız lazım. Bugün bize yarın bir başkasına. O bakımdan bu konudaki hassasiyetimiz devam ediyor. Bunlarla ilgili de belgeleri verdim. Hatta CIA teşkilatının, bu adamın terörist olduğuna dair vermiş olduğu belgeyi de ben yine kendilerine bugün takdim ettim. Çünkü CIA de bunun bir terörist olduğunu belgelemiş ve bu belgeleri bize de aktardılar. Biz de bunu ayrıca bugün Sayın Başkan’a aynen takdim ettik. Gelen mektubu da yine aynı şekilde kendilerine verdik.”

“BİZİM KÜRTLERLE BİR SORUNUMUZ YOK, BİZİM SORUNUMUZ TERÖR ÖRGÜTLERİYLE”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neden Suriye’deki Kürtlerle müzakerede bulunmuyorsunuz Irak’taki gibi?” sorusunu da şöyle cevapladı: “Bizim Kürtlerle bir sorunumuz yok, bizim sorunumuz terör örgütleriyle. Kürtlerin içinden çıkan bir kısım teröristler. Kim bunlar? YPG/PYD ki bunlar PKK’nın uzantılarıdır. Nasıl ki Kuzey Irak’taki Kürt kardeşlerimizle bizim münasebetlerimiz gayet iyiyse Kuzey Suriye’deki Kürt kardeşlerimizle de bizim bir sorunumuz yok. Esed’in Kuzey Suriye’deki Kürtleri kabul etmediği dönemde ben o zaman Esed’e ‘Yanlış yapıyorsun, pasaportlarını ver’ demişimdir. Benim böyle bir konumum var. İki, çok daha önemlisi, şu anda bilmeni isterim Parlamentoda benim partimin 50’yi aşkın Kürt milletvekili vardır. Bizim Kürtlerle sorunumuz yok. Bizim sorunumuz teröristlerle. Herhalde teröristlere sizler de sahip çıkmazsınız. Kim olursa olsun. Bunda ayrım yapmayacağız. Bizim mücadelemiz dediğim gibi tamamen teröristlerledir. Çünkü teröristin ırkı, milleti, dini, vatanı olmaz. Terörist teröristtir. Eğer mücadeleyi vermezseniz, bedelini yarın çok ağır ödersiniz.”

Ortak basın toplantısının ardından ABD Başkanı Trump ve eşi Melania Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı, Beyaz Saray’dan uğurladı.

Enerji petrol medya Ceo – Mehmet Ali setencioğlu,

Önceki HaberSonraki Haber

Ahmet Erdem | Petrol gaz Dergisi Ahmet Erdem | Petrol gaz Dergisi için yorumlar kapalı 50899

KİM KİMDİR . Ahmet Erdem İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği branşında lisans eğitimi aldıktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Enstitüsü’nde Mühendislik Yönetimi branşını tamamlamıştır.

1990 yılında Shell’de çalışmaya başlayan Erdem, Türkiye, Orta Doğu ve Avrupa’da üst kademelerde görev yapmıştır. Yunanistan ve Türkiye Yatırım Müdürlüğü, Türkiye Perakende Satışlar Müdürlüğü görevlerinden sonra, 2006 yılında, halihazırda Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürüttüğü Shell & Turcas Petrol A.Ş. ortak girişim şirketinin kurulmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Ortak girişim şirketinin entegrasyonu sırasında Perakende Genel Müdürü ve İcra Kurulu üyeliği görevlerini yürüttükten sonra Shell’in Doğu Afrika’daki faaliyetlerinin merkezi olan Kenya’da Shell Ülke Başkanı ve Kenya Shell Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Ahmet Erdem, Royal Dutch Shell bünyesinde finansal ve itibar risk yönetimi ile ilgili eğitimler almıştır ve ülke çapında 20 yıla yakın risk yönetim tecrübesi bulunmaktadır.

Erdem halen Shell Türkiye Ülke Başkanlığı’nın yanı sıra Shell&Turcas A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Sabancı Holding Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürütmektedir.

Ahmet Erdem, önceki yıllarda Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nde (YASED) iki dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış olup halihazırda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) Petrol ve Petrol Ürünleri Sanayi Meclis Başkanlığı, Petrol Sanayi Derneği’nde (PETDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (WBCSD Türkiye), United Nations Global Compact Türkiye ve Enerji Verimliliği Derneği’nde (ENVER) Yönetim Kurulu Üyeliği ve İngiliz Ticaret Odası’nda Danışma Kurulu Üyeliğini sürdürmektedir.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sakarya Zaferi’nin kazanıldığı 1921 yılı, Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın da dönüm noktalarından biridir” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sakarya Zaferi’nin kazanıldığı 1921 yılı, Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın da dönüm noktalarından biridir” için yorumlar kapalı 87928

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Zaferi’nin 100. yılı kutlama programında yaptığı konuşmada, “Sakarya Zaferinin kazanıldığı 1921 yılı, herhangi bir savaşın değil, Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın da dönüm noktalarından biridir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polatlı Duatepe’de düzenlenen Sakarya Zaferi’nin 100’üncü yılı kutlama programına katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.

Sakarya Zaferi’nin kazanıldığı 1921 yılının, herhangi bir savaşın değil, Anadolu’daki bin yıllık Türk varlığının da dönüm noktalarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’nin en kritik safhasında kazanılan bu zaferle, başkenti tehdit eden düşman saldırısının önüne geçildiğini kaydetti.

Temmuz ayında Sakarya’nın doğusuna çekilmek zorunda kalan ordunun, milletin var gücüyle donatılması ve başına da Meclis’in Başkomutan olarak görevlendirdiği Gazi Mustafa Kemal’in geçmesi sayesinde bir ay içerisinde toparlanıp düşmanı yeniden Sakarya’nın batısına attığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’nin en kritik sayfasında kazanılan bu zaferle başkenti tehdit eden düşman saldırısının önüne geçildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, top seslerinin Ulus’tan duyulmaya başlandığı bir süreçte kahraman ordunun adeta düşmana “dur” diyerek istiklal ile sonuçlanacak Büyük Taarruz’un müjdesini bu bölgede verdiğini kaydetti.

Çal Dağı’nda, Beştepe’de, Karlıtepe’de, Duatepe’de, Mangal Dağı’nda “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” diye başlayan İstiklal Marşı’na ilham veren kahramanların Polatlı-Haymana hattında verdikleri büyük mücadeleyle isimlerini tarihe cesaretleri ve kanlarıyla kazıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ anlayışıyla yürütülen bu savaşta vatanın her karışını kanlarının son damlasına kadar koruma kararıyla cephede yerini alan askerlerimiz zafer kesinleşene kadar aynı azimle mücadele etmiştir. Sakarya Meydan Muharebesi 1 yıl sonra 30 Ağustos Zaferi ile taçlanmış, 9 Eylül’de düşmanın İzmir’den denize dökülmesiyle de nihai amacına ulaşmıştır. Düşman Sakarya’dan geriye doğru çekilirken önüne çıkan her yeri ve her şeyi yakıp yıkarak, yüz kızartıcı nice katliama imza atarak gerçek yüzünü de göstermiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alagözler Sakarya Savaşı’nı bizzat yöneten İstiklal Harbi’nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında emeği geçen tüm komutanları, şehitleri, gazileri rahmetle, minnetle yâd etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün şehitlerin ruhuna Fatiha okudu.

“SAKARYA ZAFERİ TARİHİMİZİN ÖNEMLİ YAPRAKLARINDAN BİRİDİR”

Sakarya Zaferi’nin tıpkı Malazgirt gibi, tıpkı Bursa’nın, Edirne’nin, İstanbul’un fethi gibi, bir tarafta Viyana kapılarını diğer tarafta Kızıldeniz’i kucaklayan şanlı tarihin önemli yapraklarından biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazi Mustafa Kemal’in ‘Sakarya Melhame-i Kübra’sı, yani bir çeşit ‘kıyamet savaşı’ diye isimlendirdiği bu büyük zaferi Nazım Hikmet şöyle tasvir ediyor; ‘Sonra 23 Ağustos Sakarya Melhame-i Kübrası ki devamı 13 Eylül gününe kadardır. Bizim kırk bin piyademiz, dört bin beş yüz atlımız, düşmanın seksen sekiz bin piyadesi, üç yüz topu vardı. Harp meydanının kuzey yanı Sakarya ve dağlardır. Keskin ve dik yamaçlarıyla ve kireçli toprakları ve kayalarında tek başlarına, birbirinden uzak haşin ve münzevi çam ağaçlarıyla Abdülselam Dağı. Gökler Dağı, dağlar ve Sakarya’dan bu havalide yalnız çatal tırnaklı karacalar su içmektedir. Ankara suyunun döküldüğü yerden Eskişehir kuzeybatısına kadar Sakarya mecrası uçurumlar içinden geçmektedir. Güneyde ve güneydoğuda yapraksız ve hazin, geniş ve uzun ve insana bıraktığı hiçbir şeye acımadan ölmek arzusu veren Cihanbeyli Ovası: Çöl… Bu çölün, bu dağların ve bu nehrin ve bizim önümüzde 22 gün ve gece, fasılasız dövüşüp, düşman ordusu ric’ata mecbur kaldı’.”

Necip Fazıl Kısakürek’in de Sakarya Zaferi’nin nasıl bir ruhla kazanıldığını, millet ve vatan için nasıl bir mana taşıdığını Sakarya Türküsü ile anlattığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Türküsü’nden beyitler okudu.

“Millî Mücadele’nin adeta son kalesi olan Polatlı-Haymana hattında kazanılan bu zafer hikâyesi nesilden nesile aktarılarak İstiklal Harbi’mizi hangi şartlarda ve ne büyük fedakarlıklarla kazandığımızı unutturmamalıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sakarya Savaşı’nın yaşandığı Polatlı ve Haymana’da hâlihazırda yedi anıt şehitliğimiz bulunuyor. Ayrıca bu zaferin kazanıldığı bölgeyi tarihî millî park ilan ederek kapsamlı bir ihya çalışması başlattık. Yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla çarpışmaların yaşandığı bölgeleri, alt ve üst yapı tesisleri, ziyaretçi merkezleri, müzelerle donatarak tarih hafızamıza kazandırdık. Bu kapsamda yapılan Sakarya Meydan Muharebesi ve Türk Tarihi Tanıtım Merkezi ile Haymana Ziyaret Merkezi ve Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan Şehitliği’nin açılışını canlı bağlantıyla gerçekleştireceğiz. Tüm bu eserleri, gelecek nesillere, verdiğimiz mücadelenin ve kazandığımız zaferlerin en doğru şekilde anlatılması bakımından önemli görevler ifa edeceğine inanıyorum.”

“TÜRK MİLLETİ, DİŞİYLE, TIRNAĞIYLA VERDİĞİ MİLLÎ MÜCADELESİNİ, KURDUĞU CUMHURİYETLE YENİ BİR BAŞLANGIÇ HÂLİNE GETİRMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Zaferi’nin akabinde, Ankara’da faaliyet gösteren Büyük Millet Meclisi ve hükûmetin, uluslararası alanda milletin asıl temsilcisi olarak kabul edilmeye başlandığını, bu durumun, sahada verilen mücadelenin diplomasi alanına da taşınmasını sağladığını söyledi.

İzmir’in kurtuluşunun ardından, vatan topraklarının kalan kısımlarında da kontrolü sağlayan Ankara hükûmetinin Osmanlı’yı siyasi ve ekonomik olarak boğan zihniyetle mücadeleye giriştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir tarafından Sevr dayatması, diğer tarafında Misak-ı Millî iradesi olan bu çetin mücadelenin Lozan Antlaşması’yla sonuçlandığını ifade etti. Anadolu’dan tamamen sökülüp atılmak istenen Türk Milleti’nin dişiyle, tırnağıyla, tüm gövdesi ve ruhuyla verdiği Millî Mücadele’sini kurduğu Cumhuriyetle yeni bir başlangıç hâline getirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bin yıllık vatanımız Anadolu’daki üçüncü büyük devletimiz Türkiye Cumhuriyeti, yaşadığımız onca badirelere, uğradığımız onca saldırılara rağmen 100. yılının eşiğine kadar gelmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki büyük kalkınma heyecanı daha sonra yerini taklitçi ve teslimiyetçi bir zihniyete bırakmıştır. Çok partili siyasi hayata geçişle birlikte vesayetin sinsi oyunlarına ve darbelerin yol açtığı hasarlara rağmen, milletimiz demokrasi ve kalkınma istikametinde ısrarcı bir tutum ortaya koymuştur. Geçtiğimiz dönemde ülkemizin nispi bir istikrar ve güven ikliminde ne büyük başarılara imza atabileceğini hep birlikte ispat ettik. Millî iradenin gücünün önünde ne vesayetin ne sosyal mühendislik hesaplarının ne terör örgütlerinin ne darbelerin duramayacağı gerçeğini cümle âleme gösterdik.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’e endekslenen hedeflerin, aslında tıpkı Millî Mücadele’nin kendisi gibi küresel senaryolara karşı bir başkaldırı olduğunu söyledi. Türkiye’nin kendi verdikleri rollerin dışına çıkmasını istemeyenlere, alın teri ve kanla, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir ülke olduğu gerçeğini kabul ettirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazıları hâlâ 2023 hedeflerimizi sıradan bir orta, uzun vadeli kalkınma programı sanmaya devam ediyor. Hâlbuki biz bu iradeyi ortaya koyarak Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve cesur makas değişikliğini gerçekleştirdik. Demokrasi ve kalkınma standartlarımızı dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine çıkartarak, asırlardır kuşatma altında tutulan medeniyet, tarih ve kültür ufkumuzu tekrar açmayı başardık” diye konuştu.

“EVLATLARIMIZA 2053 VİZYONUNU İNŞA EDECEKLERİ BİR MİRAS BIRAKMANIN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ”

Bir yandan eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora her alanda asırlık ihmallerin telafisini gerçekleştirdiklerini, diğer yandan hak, hukuk, adalet, özgürlük alanlarında milletin uzunca bir süredir yaşadığı mağduriyetleri giderecek adımları attıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Böylece ülkemizi dünyanın yaşadığı büyük dönüşümleri, vaktini ve enerjisini kendi iç mücadeleleriyle heba eden bir konumdan, her alanda potansiyelini en üst seviyede kullanabilen bir yere geldik. Evlatlarımıza işte bu güçlü altyapının üzerinde 2053 vizyonunu inşa edecekleri bir miras bırakmanın gayreti içerisindeyiz. Elbette bu noktaya öyle kolay gelmedik. Son iki asırda yaşadığımız ne badire varsa hepsinin de benzerleri önümüze çıkartıldı. Dikkatimizi hedeflerimizden uzaklaştırmak için dört bir tarafımızdan çekiştirildik, taciz edildik. Hamdolsun tüm bu engelleri Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle aşarak, bugün bulunduğumuz yere ulaştık. Küresel siyasi ve ekonomik sistemin yeniden yapılanma sancıları yaşadığı bir dönemde, Türkiye olarak sahip olduğumuz imkânlardan aldığımız güçle, yönümüzü hep geleceğe dönüp, istikametimizi belirleyerek oraya doğru yürüyoruz. Terör tehditlerinden bölgesel krizlere, küresel ısınma ve çevre felaketleri gibi yeni önceliklere kadar her alanda kendimize olumlu yönde ayrıştırarak hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürüyoruz. Bir süredir ardı ardına yüzüncü yıllarının kutlamalarını yaptığımız Millî Mücadele’mizin sembol adımlarının her birini geçmişin muhasebesinin yapılması ve geleceğin istikametinin belirlenmesi bakımından önemli vesileler olarak görüyoruz. Hiç şüphesiz bu adımların zirvesini hiç endişe etmeden 29 Ekim 2023’te vasıl olacağımız Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı oluşturuyor. Rabbimden, milletimize daha nice yüz yıllarını kutlayacağı büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası mücadelesini başarıyla neticelendirmeyi nasip eylemesini diliyorum.”

“KENDİMİZE DAHA ÇOK GÜVENİYOR, GELECEĞİMİZE DAHA UMUTLA BAKIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyada tarih, köken, inanç ve kültür bakımından bütünlüğü olmayan, devlet geçmişi birkaç asrı bulmayan, heybesinde sömürgecilikten katliamlara kadar nice ayıbı gizleyen pek çok ülke olduğunu dile getirdi. Sahip oldukları güvenlik ve refah iklimiyle, tüm bu eksikliklerini kapatmaya çalışanların, gerçekten çetin sınamalarla karşı karşıya kaldıklarında nasıl lime lime döküldüklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İnanın dökülüyorlar, ayakta duracakları mecalleri yok. Türkiye’nin yaşadığı saldırıların, maruz kaldığı gizli açık ayak oyunlarının, içinden geçtiği imtihanların sadece birini bile kaldıramayacak ülkeler var. Salgından tabii afetlere kadar son dönemde yaşanan her olağanüstü durum bu tabloyu daha da belirgin hâle getiriyor. Hamdolsun biz milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine sahip çıkması, arkamızdaki binlerce yıllık devlet geleneğinin gücü, yüz milyonlarca mazlum ve mağdurun duası sayesinde dimdik ayaktayız. Bilhassa son dönemde yaşadıklarımızın ardından artık kendimize daha çok güveniyor, geleceğimize daha umutla bakıyoruz. 2023’e yaklaştıkça bu güven ve umut zeminini bozmaya yönelik tacizlerin artması doğru istikamette gittiğimizin işaretidir. Cumhur İttifakı olarak geleceğimize daha özgüvenle yürüyoruz. Daha özgüvenle de inşallah bunu başaracağımıza inanıyoruz. Milletimiz, Millî Mücadele günlerinden bu yana sahip olduğu o derin irfan hasletiyle tercihini hep ülkesi ve kendisi için doğru olandan yana kullanmıştır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendileri için esas olanın millet iradesi olduğunu belirterek “Cumhuriyet’imizin 100. yılında Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmayı hedefleyen mücadelemizin başarıya ulaşması için son nefesimize kadar çalışacağız. Onun için tek millet, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak. Malazgirt’ten bu yana kazandığımız hiçbir zafer gibi bunun da kolay olmayacağını biliyoruz. Dışarıdan ve içeriden pek çok engeli aşarak bugünlere nasıl geldiysek inşallah menzile de o şekilde ulaşacağız. Bunun için de bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız” dedi.

Sakarya Meydan Muharebesi’nde canlarını ortaya koyan gazilere, bu uğurda bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlere, hatıraları asla unutulmayacak kahramanlara Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’i ve bu zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi şükranla anarak büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası mücadelesine ilham veren ecdadın tüm sembol isimlerinin her birini minnetle yâd etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Duatepe Anıtı’na gelişinde elinde Türk bayrağı olan gençler tarafından karşılandı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Mangal Dağı’nda bir siperde bulunan, üzerinde mermi izi yer alan, Osmanlıca “padişahın askerleri” anlamına gelen “asakir-i şahane” yazan kemer tokasını hediye etti.