Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Kovid-19 salgınına karşı “temassız ticaret” çözümünü anlattı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Kovid-19 salgınına karşı “temassız ticaret” çözümünü anlattı için yorumlar kapalı 10020

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında “temassız dış ticaret”i hayata geçirdiklerini belirterek, “Bu çalışmayla bütün dünyaya örnek olacak ciddi başarılar elde ettik. İş dünyamızın da bu güzergahları ve imkanları kullanarak ticarete devam etmelerini istiyorum.” dedi.
Bakan Pekcan, Ticaret Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında, Kovid-19’a karşı alınan tedbirler kapsamında başlatılan “temassız dış ticaret” uygulamalarını değerlendirdi.

İnsanlığın yakın tarihin en büyük sınavlarından birini verdiğini ifade eden Pekcan, salgının küresel ticaretteki ekonomiyi de olumsuz etkilediğini söyledi.

Pekcan, Ticaret Bakanlığı olarak toplumsal ihtiyaçların temini, tedarik zincirinin sağlanması açısından hudut gümrük kapılarında aldıkları tedbirlere işaret ederek, devletin tüm imkanlarıyla salgının en az hasarla atlatılması için vatandaşının yanında olduğunu dile getirdi.

Bakanlık olarak Türkiye’de virüs görülmeden önce diğer bakanlıklarla koordinasyon halinde ciddi önlemler almaya başladıklarını hatırlatan Pekcan, “Bu doğrultuda temassız dış ticaret çalışmalarımızı gerçekleştirdik ve bütün dünyaya örnek olacak ciddi başarılar elde ettik. İş dünyamızın da bu güzergahları ve imkanları kullanarak ticarete devam etmelerini istiyorum.” diye konuştu.

Zaman zaman “Gürbulak, Esendere, Kapıköy ne zaman açılacak?” gibi sorular ve talepler geldiğine dikkati çeken Pekcan, şu değerlendirmede bulundu:

“1 Mart itibarıyla Irak ile olan yolcu giriş çıkışını kapattık. Ben o gün ‘Ticaret kapanmayacak.’ dedim. ‘Nasıl yaparız?’ dediler, ‘Bir çaresini buluruz.’ dedik. Burada, şoför, dorse ve konteyner değiştirme ile bütün güvenlik ve sağlık tedbirlerini alarak ticareti başarıyla gerçekleştiriyoruz. Önce 200-500 tır idi, 1140 tıra kadar çıktık. İnşallah bunu daha da artırarak devam edeceğiz. Şoförlerimiz aracı tampon bölgeye götürüyor, orada gerekli tedbirleri alarak karşı taraftan şoförler geliyor, böyle bir ring kurduk. Araç bizim tampon bölgemize geldiği zaman dezenfekte ediliyor. Bizim şoförlerimiz aracı teslim alarak tekrar içeriye giriyorlar. Bu vesileyle Irak ile ticaretimizin tekrar eski seviyelere gelmesi için çalışıyoruz.

“İran ile ticarette “lokomotif” çözüm

İran’a açılan hudut kapılarının da 23 Şubat’ta kapatıldığını hatırlatan Pekcan, arada bir tampon bölge olmadığı için çözüm arayışına girdiklerini anlattı. Pekcan, İran’a yılda 130 bin tırın gittiği bilgisini vererek, “Öncelikle Gürcistan, Azerbaycan ile iletişimlerimizi kurduk. Türkgözü, Çıldır-Aktaş ve Sarp gümrük kapılarımızın kapasitelerini artırarak buraları 24 saat çalışır hale getirdik. Muhataplarımızla İran üzerinden Orta Asya’ya giden 36 bin tırı bu güzergahtan geçebilir hale getirdik.” ifadelerini kullandı.

Pekcan, salgının olduğu bu dönemde dış ticarette demir yolunun önemine değinerek, şöyle konuştu:

“Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu’nu şu anda 2 bin 500 ton kapasite ile ticaret dünyasının hizmetine açık. Biz bunu talep halinde 6 bin tona çıkarabiliriz. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımız ile de koordinasyon halindeyiz. Bu dönemde demir yollarına ağırlık vermemiz gerekiyor. İran ile sorunumuzu da tampon bölgemiz olmadığı için Kapıköy tren yoluyla çözdük. Burada da enteresan bir çözüm bulduk. Kapıköy’den bizim lokomotiflerimiz treni ittiriyor, İran sınırına girince de bu ülkedeki lokomotifler treni çekiyor. Sistemi bu şekilde çalıştırıyoruz. Şu anda 80 vagon (160 tır yükü) hizmete hazır. Bugün itibarıyla bunu 120 vagona (240 tır yükü) çıkarabilecek durumdayız. Yükü olup kapılar kapalı diye şikayet edenlere bu hattı kullanmalarını tavsiye ediyoruz.”

Kapıkule’de şoför ve dorse değişimiyle ticarete devam

Bakan Pekcan, Kapıkule’de de önlemlerini aldıklarını belirterek, öncelikle Türk tırlarında gümrük sahasının içindeki parklarda araç ve şoför değişimi yaptıklarını söyledi. Böylelikle Türk şoförlerin 14 gün karantina sürecinde beklemesini önlediklerini vurgulayan Pekcan, yabancı şoförler için de Türkiye’ye girerek karantina işlemlerine tabi olup işlerinin aksamaması amacıyla araç ve şoför değişimini tampon bölgede sağladıklarını anlattı. Pekcan, bu uygulamayla da 1138 araca ulaştıklarını, bunun sayısını da artıracaklarını dile getirdi.

İlk uygulamada Kapıkule’de kuyruk olduğunu, daha sonra önlemlerin işlemesiyle bu kuyruğu azalttıklarını vurgulayan Pekcan, şöyle devam etti:

“Orta Avrupa’ya, İtalya’ya, Fransa’ya da bizim ticaretimiz var. Türkiye’de Pendik, Tuzla, Ambarlı, Yalova, Çeşme ve Mersin limanlarından İtalya’da Trieste ve Bari, Fransa’da Toulon ve Sete limanlarına araç gönderiyoruz. İtalya’ya yılda 170 bin, Fransa’ya da yılda 50 bin civarında araç gidiyor. Bu tedbirler alındığı andan itibaren biz bu araçları feribotlarla şoförsüz olarak gönderiyoruz. Karşı taraf da çekicisi ve şoförüyle gelen yükü alıyor. Bu gemilerle gelen mürettebatın limana inişine izin vermiyoruz, boşaltma sırasında dezenfekte ediyoruz.”

Kapıkule’den de bir trenin bulunduğunu, yılda 35 bin 800 vagon taşıdığını, bunu da en kısa zamanda 50 bin vagon kapasitesine çıkarabilecek durumda olduklarını ifade eden Pekcan, “Çerkezköy’den de demir yolu hattı vardı, günde bir kere çalışırdı. Bugün itibarıyla bunu da iki katına çıkardık, Bulgaristan’a gidecek yükler de bu hat üzerinden gidebilecek durumda. Gerekmesi halinde Karasu-Köstence hattında yeni bir feribot seferi koyma imkanımız var. Bu da 400 tır kapasitesine kadar ulaşabilecek durumda.” dedi.

Ticaret Bakanlığı olarak toplumsal ihtiyaçların karşılanması, tedarik zincirinin sağlanması amacıyla her türlü güvenlik önlemini alarak ticaretin akışını sağlamak için üstün bir gayret sarf ettiklerini dile getiren Pekcan, gümrük personeline teşekkür ederek, bugünkü başarıların ve özverilerin unutulmayacağını söyledi.”

Hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz”

Pekcan, bir soru üzerine, mart ayı dış ticaret rakamlarının salgın nedeniyle etkileneceğini belirterek, şunları kaydetti:

“Rakamları gün gün takip ediyoruz. Temazsız ticaret sayesinde Irak ile şu anda 1140 tıra ulaştık ama Irak’a ihracatımız yüzde 50 azalmış durumda, İran’a yüzde 80 azaldı. Toplam dış ticaret açısından bakıldığında bir azalma olacak, en az olması yönünde çalışıyoruz. Biz aldığımız tedbirlerle, iş dünyamız da paralel çalışarak bunu ne kadar azaltabiliriz, bu doğrultuda çalışmalarımıza devam ediyoruz. İş dünyamız bu güzergahları kullanırsa kapasite artırmaya da hazırız. Kendi tedbirlerimizi alıyoruz. Onlara her açıdan yardımcı olmaya hazırız.”

Bakan Pekcan, bu yıla yönelik 190 milyar dolarlık ihracat hedefinin hatırlatılması üzerine de “İhracatımızda ocak-şubat döneminde ortalama yüzde 4,31 artış vardı. Belki bu ay biraz aşağıda gelecek, inşallah dengeleyebileceğiz. Bu süreç geçecek, yıl sonuna kadar devam etmesini ummadığımız için biz hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.

Önceki HaberSonraki Haber

Ahmet Erdem | Petrol gaz Dergisi Ahmet Erdem | Petrol gaz Dergisi için yorumlar kapalı 50899

KİM KİMDİR . Ahmet Erdem İstanbul Teknik Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği branşında lisans eğitimi aldıktan sonra İstanbul Üniversitesi İşletme Enstitüsü’nde Mühendislik Yönetimi branşını tamamlamıştır.

1990 yılında Shell’de çalışmaya başlayan Erdem, Türkiye, Orta Doğu ve Avrupa’da üst kademelerde görev yapmıştır. Yunanistan ve Türkiye Yatırım Müdürlüğü, Türkiye Perakende Satışlar Müdürlüğü görevlerinden sonra, 2006 yılında, halihazırda Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı da yürüttüğü Shell & Turcas Petrol A.Ş. ortak girişim şirketinin kurulmasında önemli bir rol üstlenmiştir. Ortak girişim şirketinin entegrasyonu sırasında Perakende Genel Müdürü ve İcra Kurulu üyeliği görevlerini yürüttükten sonra Shell’in Doğu Afrika’daki faaliyetlerinin merkezi olan Kenya’da Shell Ülke Başkanı ve Kenya Shell Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Ahmet Erdem, Royal Dutch Shell bünyesinde finansal ve itibar risk yönetimi ile ilgili eğitimler almıştır ve ülke çapında 20 yıla yakın risk yönetim tecrübesi bulunmaktadır.

Erdem halen Shell Türkiye Ülke Başkanlığı’nın yanı sıra Shell&Turcas A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Sabancı Holding Bağımsız Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürütmektedir.

Ahmet Erdem, önceki yıllarda Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nde (YASED) iki dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış olup halihazırda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) Petrol ve Petrol Ürünleri Sanayi Meclis Başkanlığı, Petrol Sanayi Derneği’nde (PETDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (WBCSD Türkiye), United Nations Global Compact Türkiye ve Enerji Verimliliği Derneği’nde (ENVER) Yönetim Kurulu Üyeliği ve İngiliz Ticaret Odası’nda Danışma Kurulu Üyeliğini sürdürmektedir.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sakarya Zaferi’nin kazanıldığı 1921 yılı, Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın da dönüm noktalarından biridir” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sakarya Zaferi’nin kazanıldığı 1921 yılı, Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın da dönüm noktalarından biridir” için yorumlar kapalı 87930

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Zaferi’nin 100. yılı kutlama programında yaptığı konuşmada, “Sakarya Zaferinin kazanıldığı 1921 yılı, herhangi bir savaşın değil, Anadolu’daki bin yıllık varlığımızın da dönüm noktalarından biridir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polatlı Duatepe’de düzenlenen Sakarya Zaferi’nin 100’üncü yılı kutlama programına katılarak, bir konuşma gerçekleştirdi.

Sakarya Zaferi’nin kazanıldığı 1921 yılının, herhangi bir savaşın değil, Anadolu’daki bin yıllık Türk varlığının da dönüm noktalarından biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’nin en kritik safhasında kazanılan bu zaferle, başkenti tehdit eden düşman saldırısının önüne geçildiğini kaydetti.

Temmuz ayında Sakarya’nın doğusuna çekilmek zorunda kalan ordunun, milletin var gücüyle donatılması ve başına da Meclis’in Başkomutan olarak görevlendirdiği Gazi Mustafa Kemal’in geçmesi sayesinde bir ay içerisinde toparlanıp düşmanı yeniden Sakarya’nın batısına attığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millî Mücadele’nin en kritik sayfasında kazanılan bu zaferle başkenti tehdit eden düşman saldırısının önüne geçildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, top seslerinin Ulus’tan duyulmaya başlandığı bir süreçte kahraman ordunun adeta düşmana “dur” diyerek istiklal ile sonuçlanacak Büyük Taarruz’un müjdesini bu bölgede verdiğini kaydetti.

Çal Dağı’nda, Beştepe’de, Karlıtepe’de, Duatepe’de, Mangal Dağı’nda “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak” diye başlayan İstiklal Marşı’na ilham veren kahramanların Polatlı-Haymana hattında verdikleri büyük mücadeleyle isimlerini tarihe cesaretleri ve kanlarıyla kazıdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır’ anlayışıyla yürütülen bu savaşta vatanın her karışını kanlarının son damlasına kadar koruma kararıyla cephede yerini alan askerlerimiz zafer kesinleşene kadar aynı azimle mücadele etmiştir. Sakarya Meydan Muharebesi 1 yıl sonra 30 Ağustos Zaferi ile taçlanmış, 9 Eylül’de düşmanın İzmir’den denize dökülmesiyle de nihai amacına ulaşmıştır. Düşman Sakarya’dan geriye doğru çekilirken önüne çıkan her yeri ve her şeyi yakıp yıkarak, yüz kızartıcı nice katliama imza atarak gerçek yüzünü de göstermiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alagözler Sakarya Savaşı’nı bizzat yöneten İstiklal Harbi’nin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında emeği geçen tüm komutanları, şehitleri, gazileri rahmetle, minnetle yâd etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün şehitlerin ruhuna Fatiha okudu.

“SAKARYA ZAFERİ TARİHİMİZİN ÖNEMLİ YAPRAKLARINDAN BİRİDİR”

Sakarya Zaferi’nin tıpkı Malazgirt gibi, tıpkı Bursa’nın, Edirne’nin, İstanbul’un fethi gibi, bir tarafta Viyana kapılarını diğer tarafta Kızıldeniz’i kucaklayan şanlı tarihin önemli yapraklarından biri olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Gazi Mustafa Kemal’in ‘Sakarya Melhame-i Kübra’sı, yani bir çeşit ‘kıyamet savaşı’ diye isimlendirdiği bu büyük zaferi Nazım Hikmet şöyle tasvir ediyor; ‘Sonra 23 Ağustos Sakarya Melhame-i Kübrası ki devamı 13 Eylül gününe kadardır. Bizim kırk bin piyademiz, dört bin beş yüz atlımız, düşmanın seksen sekiz bin piyadesi, üç yüz topu vardı. Harp meydanının kuzey yanı Sakarya ve dağlardır. Keskin ve dik yamaçlarıyla ve kireçli toprakları ve kayalarında tek başlarına, birbirinden uzak haşin ve münzevi çam ağaçlarıyla Abdülselam Dağı. Gökler Dağı, dağlar ve Sakarya’dan bu havalide yalnız çatal tırnaklı karacalar su içmektedir. Ankara suyunun döküldüğü yerden Eskişehir kuzeybatısına kadar Sakarya mecrası uçurumlar içinden geçmektedir. Güneyde ve güneydoğuda yapraksız ve hazin, geniş ve uzun ve insana bıraktığı hiçbir şeye acımadan ölmek arzusu veren Cihanbeyli Ovası: Çöl… Bu çölün, bu dağların ve bu nehrin ve bizim önümüzde 22 gün ve gece, fasılasız dövüşüp, düşman ordusu ric’ata mecbur kaldı’.”

Necip Fazıl Kısakürek’in de Sakarya Zaferi’nin nasıl bir ruhla kazanıldığını, millet ve vatan için nasıl bir mana taşıdığını Sakarya Türküsü ile anlattığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Türküsü’nden beyitler okudu.

“Millî Mücadele’nin adeta son kalesi olan Polatlı-Haymana hattında kazanılan bu zafer hikâyesi nesilden nesile aktarılarak İstiklal Harbi’mizi hangi şartlarda ve ne büyük fedakarlıklarla kazandığımızı unutturmamalıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sakarya Savaşı’nın yaşandığı Polatlı ve Haymana’da hâlihazırda yedi anıt şehitliğimiz bulunuyor. Ayrıca bu zaferin kazanıldığı bölgeyi tarihî millî park ilan ederek kapsamlı bir ihya çalışması başlattık. Yaptığımız restorasyon çalışmalarıyla çarpışmaların yaşandığı bölgeleri, alt ve üst yapı tesisleri, ziyaretçi merkezleri, müzelerle donatarak tarih hafızamıza kazandırdık. Bu kapsamda yapılan Sakarya Meydan Muharebesi ve Türk Tarihi Tanıtım Merkezi ile Haymana Ziyaret Merkezi ve Şehit Binbaşı Hüseyin Avni Alparslan Şehitliği’nin açılışını canlı bağlantıyla gerçekleştireceğiz. Tüm bu eserleri, gelecek nesillere, verdiğimiz mücadelenin ve kazandığımız zaferlerin en doğru şekilde anlatılması bakımından önemli görevler ifa edeceğine inanıyorum.”

“TÜRK MİLLETİ, DİŞİYLE, TIRNAĞIYLA VERDİĞİ MİLLÎ MÜCADELESİNİ, KURDUĞU CUMHURİYETLE YENİ BİR BAŞLANGIÇ HÂLİNE GETİRMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya Zaferi’nin akabinde, Ankara’da faaliyet gösteren Büyük Millet Meclisi ve hükûmetin, uluslararası alanda milletin asıl temsilcisi olarak kabul edilmeye başlandığını, bu durumun, sahada verilen mücadelenin diplomasi alanına da taşınmasını sağladığını söyledi.

İzmir’in kurtuluşunun ardından, vatan topraklarının kalan kısımlarında da kontrolü sağlayan Ankara hükûmetinin Osmanlı’yı siyasi ve ekonomik olarak boğan zihniyetle mücadeleye giriştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir tarafından Sevr dayatması, diğer tarafında Misak-ı Millî iradesi olan bu çetin mücadelenin Lozan Antlaşması’yla sonuçlandığını ifade etti. Anadolu’dan tamamen sökülüp atılmak istenen Türk Milleti’nin dişiyle, tırnağıyla, tüm gövdesi ve ruhuyla verdiği Millî Mücadele’sini kurduğu Cumhuriyetle yeni bir başlangıç hâline getirdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bin yıllık vatanımız Anadolu’daki üçüncü büyük devletimiz Türkiye Cumhuriyeti, yaşadığımız onca badirelere, uğradığımız onca saldırılara rağmen 100. yılının eşiğine kadar gelmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki büyük kalkınma heyecanı daha sonra yerini taklitçi ve teslimiyetçi bir zihniyete bırakmıştır. Çok partili siyasi hayata geçişle birlikte vesayetin sinsi oyunlarına ve darbelerin yol açtığı hasarlara rağmen, milletimiz demokrasi ve kalkınma istikametinde ısrarcı bir tutum ortaya koymuştur. Geçtiğimiz dönemde ülkemizin nispi bir istikrar ve güven ikliminde ne büyük başarılara imza atabileceğini hep birlikte ispat ettik. Millî iradenin gücünün önünde ne vesayetin ne sosyal mühendislik hesaplarının ne terör örgütlerinin ne darbelerin duramayacağı gerçeğini cümle âleme gösterdik.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’e endekslenen hedeflerin, aslında tıpkı Millî Mücadele’nin kendisi gibi küresel senaryolara karşı bir başkaldırı olduğunu söyledi. Türkiye’nin kendi verdikleri rollerin dışına çıkmasını istemeyenlere, alın teri ve kanla, istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bir ülke olduğu gerçeğini kabul ettirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazıları hâlâ 2023 hedeflerimizi sıradan bir orta, uzun vadeli kalkınma programı sanmaya devam ediyor. Hâlbuki biz bu iradeyi ortaya koyarak Cumhuriyet tarihinin en iddialı ve cesur makas değişikliğini gerçekleştirdik. Demokrasi ve kalkınma standartlarımızı dünyanın en ileri ülkeleri seviyesine çıkartarak, asırlardır kuşatma altında tutulan medeniyet, tarih ve kültür ufkumuzu tekrar açmayı başardık” diye konuştu.

“EVLATLARIMIZA 2053 VİZYONUNU İNŞA EDECEKLERİ BİR MİRAS BIRAKMANIN GAYRETİ İÇERİSİNDEYİZ”

Bir yandan eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora her alanda asırlık ihmallerin telafisini gerçekleştirdiklerini, diğer yandan hak, hukuk, adalet, özgürlük alanlarında milletin uzunca bir süredir yaşadığı mağduriyetleri giderecek adımları attıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Böylece ülkemizi dünyanın yaşadığı büyük dönüşümleri, vaktini ve enerjisini kendi iç mücadeleleriyle heba eden bir konumdan, her alanda potansiyelini en üst seviyede kullanabilen bir yere geldik. Evlatlarımıza işte bu güçlü altyapının üzerinde 2053 vizyonunu inşa edecekleri bir miras bırakmanın gayreti içerisindeyiz. Elbette bu noktaya öyle kolay gelmedik. Son iki asırda yaşadığımız ne badire varsa hepsinin de benzerleri önümüze çıkartıldı. Dikkatimizi hedeflerimizden uzaklaştırmak için dört bir tarafımızdan çekiştirildik, taciz edildik. Hamdolsun tüm bu engelleri Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle aşarak, bugün bulunduğumuz yere ulaştık. Küresel siyasi ve ekonomik sistemin yeniden yapılanma sancıları yaşadığı bir dönemde, Türkiye olarak sahip olduğumuz imkânlardan aldığımız güçle, yönümüzü hep geleceğe dönüp, istikametimizi belirleyerek oraya doğru yürüyoruz. Terör tehditlerinden bölgesel krizlere, küresel ısınma ve çevre felaketleri gibi yeni önceliklere kadar her alanda kendimize olumlu yönde ayrıştırarak hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürüyoruz. Bir süredir ardı ardına yüzüncü yıllarının kutlamalarını yaptığımız Millî Mücadele’mizin sembol adımlarının her birini geçmişin muhasebesinin yapılması ve geleceğin istikametinin belirlenmesi bakımından önemli vesileler olarak görüyoruz. Hiç şüphesiz bu adımların zirvesini hiç endişe etmeden 29 Ekim 2023’te vasıl olacağımız Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı oluşturuyor. Rabbimden, milletimize daha nice yüz yıllarını kutlayacağı büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası mücadelesini başarıyla neticelendirmeyi nasip eylemesini diliyorum.”

“KENDİMİZE DAHA ÇOK GÜVENİYOR, GELECEĞİMİZE DAHA UMUTLA BAKIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünyada tarih, köken, inanç ve kültür bakımından bütünlüğü olmayan, devlet geçmişi birkaç asrı bulmayan, heybesinde sömürgecilikten katliamlara kadar nice ayıbı gizleyen pek çok ülke olduğunu dile getirdi. Sahip oldukları güvenlik ve refah iklimiyle, tüm bu eksikliklerini kapatmaya çalışanların, gerçekten çetin sınamalarla karşı karşıya kaldıklarında nasıl lime lime döküldüklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İnanın dökülüyorlar, ayakta duracakları mecalleri yok. Türkiye’nin yaşadığı saldırıların, maruz kaldığı gizli açık ayak oyunlarının, içinden geçtiği imtihanların sadece birini bile kaldıramayacak ülkeler var. Salgından tabii afetlere kadar son dönemde yaşanan her olağanüstü durum bu tabloyu daha da belirgin hâle getiriyor. Hamdolsun biz milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine sahip çıkması, arkamızdaki binlerce yıllık devlet geleneğinin gücü, yüz milyonlarca mazlum ve mağdurun duası sayesinde dimdik ayaktayız. Bilhassa son dönemde yaşadıklarımızın ardından artık kendimize daha çok güveniyor, geleceğimize daha umutla bakıyoruz. 2023’e yaklaştıkça bu güven ve umut zeminini bozmaya yönelik tacizlerin artması doğru istikamette gittiğimizin işaretidir. Cumhur İttifakı olarak geleceğimize daha özgüvenle yürüyoruz. Daha özgüvenle de inşallah bunu başaracağımıza inanıyoruz. Milletimiz, Millî Mücadele günlerinden bu yana sahip olduğu o derin irfan hasletiyle tercihini hep ülkesi ve kendisi için doğru olandan yana kullanmıştır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendileri için esas olanın millet iradesi olduğunu belirterek “Cumhuriyet’imizin 100. yılında Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmayı hedefleyen mücadelemizin başarıya ulaşması için son nefesimize kadar çalışacağız. Onun için tek millet, tek vatan, tek devlet ve tek bayrak. Malazgirt’ten bu yana kazandığımız hiçbir zafer gibi bunun da kolay olmayacağını biliyoruz. Dışarıdan ve içeriden pek çok engeli aşarak bugünlere nasıl geldiysek inşallah menzile de o şekilde ulaşacağız. Bunun için de bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız” dedi.

Sakarya Meydan Muharebesi’nde canlarını ortaya koyan gazilere, bu uğurda bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehitlere, hatıraları asla unutulmayacak kahramanlara Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’i ve bu zaferin kazanılmasında emeği geçen herkesi şükranla anarak büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası mücadelesine ilham veren ecdadın tüm sembol isimlerinin her birini minnetle yâd etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Duatepe Anıtı’na gelişinde elinde Türk bayrağı olan gençler tarafından karşılandı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Mangal Dağı’nda bir siperde bulunan, üzerinde mermi izi yer alan, Osmanlıca “padişahın askerleri” anlamına gelen “asakir-i şahane” yazan kemer tokasını hediye etti.